İki akşam önce , kızımız Badem henüz on gün önce doğurmuş olduğu yavrularından birini evin bilinmez bir köşesine saklayınca başladı macera ...
Halbuki gece saat on bir olmuş ve ben uyumaya hazırlanıyordum .
Her akşam olduğu gibi amacım sadece mama - su kontrolü yapmak iken beş olması gereken yavruları tekrar tekrar saymama rağmen dört adet olduklarını görünce dedim ki ' Aman Alah ' ım ! Yoksa yedi mi ?! '
Canım dostum , alt katımda yaşayarak en büyük şans mı şanssızlık mı olduğuna karar veremediğim ablamı çağırdım . Öncesinde arama - tarama yaptım ama bulamadım ne yazık ki ...
Saat : 01:00
İki kişi olarak yaptığımız aramalar sonuç verdi ve minik yavrucuğu yatak odasında , dolap içinde bulunan kol çantamın içinde uyurken bulduk :)
O kadar minik ki ciyak ciyak miyavlamaktan öteye gidemeyen bir varlığı var evde. Bulamasaydık eminim açlıktan başına çok kötü şeyler gelecekti. ..
Her neyse , ne diyorduk ; Ruh Hali ...
Ruh halim o akşamdan beri durgun , süzgün ve hatta bitik .
Dün gece on gibi uyumama rağmen kendimi dinlenmiş hissetmiyorum . Gece yediğim cips ve pişmaniyelerin pişmanlığı ve de doygunluğu sebebiyle kahvaltı da yapamadım .
Canım sürekli bir şeyler yemek istiyor . Yiyip yiyip kilo almamak :) Sahi hangimiz istemeyiz ki değil mi ?
Bu arada bir gelişme daha olmuş dün , benim minik paşa kapının önünde arkadaşıyla oynarken sanırım ona olumsuz bir davranışta diğer çocuk hakkında ' ben babama söyleyemem kii , benim babam bizim evimizde yaşamıyor , o çok uzakta ' demiş ve mahallenin dedikoducu potansiyeli olan komşu hanım da bunu duymuş. Tabi başkalarının hayatları kendi hayatlarından daha çok ilgilerini çektiği için - bu tür insanlar ufacık çocuğu soru yağmuruna tutmaktan da geri kalmamış pek ala !
Diğer taraf ( şam babası - hafta onu babası ya da ayda dört gün baba - her nasıl tanımlanırsa tanımlansın baba olmanın hakkını veremeyen şahsiyet ) hayatına gezip tozup , görgüsüzce bunların havasını atarak yaşarken benim minicik bebeklerimin ruh halinden haberi bile yok !
Üzülüyorum bazen . Bu hissi her ne kadar kolay bertaraf edebilsem ve güçlü bir kadın olmamı nasip eden Rabbime şükretsem de üzülüyorum ...
Önümüzde sünneti var , ilk okulu var , ilk karne heyecanı ve dahası özel gün olsun olmasın her anında babasını özleyen bir çocuk var . ( Çünkü büyük oğlum ailemize yaptıklarının gayet farkında olduğu için ne yazık ki yokluğunda çok daha mutlu ve aramıyor )
Arkasında bıraktığı enkazın farkına bile varmayan biri ve iki çocuk , iki kedi , çalışan , güzel ve azimli bir ben ...
Hayat güzel , her şey gün geçtikçe güzelleşiyor ...
Üzüntü mü ?
O da hayatın bir parçası işte ne yapalım . İnsanız, ayıbımız yok .