17 Haziran 2014 Salı

LONDRA'DA GEZİLECEK / GÖRÜLECEK YERLER..

Bir seyahate çıkmadan önce planlama yapılmasından yanayımdır..Hele ki gideceğiniz yer yurt dışı ise..Gelecek planlamalarımın başında yer alan Londra Seyahatini henüz gitmeden planlamaya karar verdim ve sonrasında bana hatırlatma kaynağı olmasını istediğim için sizlerle de paylaşmak istedim.Umarım hepimiz görmek istediğimiz yerleri bir an önce görebilirizzzz :):))

1- Buckingham Palace

 2-London Eye


7-Imperial War Museum

8-London Dungeon

9-National Gallery

10-Madame Tussauds

11-Science Museum

13-British Museum

14-Victoria & Albert Museum

15-National Portraid Gallery

16-Tate Modern

17-Tate Britain

18-Hyde Park

19-Portabella Road Market

20-Richmond Park

21-Oxford Street

22- Regent Street

23- Carnaby Street

24-Camden Town

25-Greenwich

26-Brick Lane

27-Harrods

28-National Maritime Museum

29-SEA LIFE London Aquarium

30-Thames Cruises

31-Westminster Abbey

32-London Zoo

33-Canary Wharf

34-Royal Albert Hall

35-Warner bros studio-Harry Potter


16 Haziran 2014 Pazartesi

ÇEKİM YASASI VE UYGULANIŞI ...

Son zamanlarda kişisel bilincimiz öyle arttı ki , hiç ilgisini çekmeyenlerin bile çekim yasası hakkında az çok fikir sahibi olduklarını düşünüyorum...
Ben bu konuya başlarda ön yargılarla bakmış ve konuyla ilgili bırakın araştırma yapmayı - herhangi bir bilgi parçacığına bile kapamıştım kulaklarımı..
Muhtemelen sahip olduğum tabular ve inancımın temelini oluşturan yapı taşlarına ihanet edeceğimi ; kim bilir belki de yanlış bir şeye inanacağımı falan düşünmüştüm..
Ama belkide son 5 yılda bu konuyu su üstüne çıkartan öyle kitaplar çıktı ki piyasaya, bir çok kişi ben de daha fazla kayıtsız kalamadım ...
İyi ki de daha fazla kalmadım ...
Ben çekim yasası ile belkide bu yasayı en iyi anlatanlardan birinin kitabıyla ; Aykut Oğut ' un Evrenden Torpilim Var kitabı ile tanıştım...
Başlarda aklıma yatmayan , çelişkide kaldığım şeyler olmadı mı ?
Elbette oldu..
Ama kitabı okursanız burada bir inanç sistemine müdahale ya da yeni bir öğreti empoze etme gibi bir amaç söz konusu değil..
Bu kitap sadece yasanın genel mantığı ve hayata geçirilişini en doğal biçimde , yazarın kendi hayatında deneyimlediği olaylarla anlatmasından ibaret..
Okumayan herkese ' mutlaka okumalısınız 'diyorum ve neymiş bu çekim yasası ? biraz bundan bahsetmek istiyorum.. .

Öncelikle Secret kitabında çekim yasası tanımlamalarını paylaşmak istiyorum..Genel hatlarıyla bir fikir oluşturacaktır zaten bilmeyenler için...

ÇEKİM YASASI

Zihninizden ne geçiriyorsanız, onu çekersiniz.

 Bizler mıknatıs gibiyiz – benzer benzeri çeker. 

Düşündüğünüz şey olursunuz VE düşündüğünüzü çekersiniz.

 İnsanlar arzu etmedikleri şeyleri düşünürler ve arzu etmedikleri şeylerin daha çoğunu çekerler.

. Düşünce = yaratım. Eğer bu düşünceler güçlü duygulara bağlı ise, o duygu yaratımı hızlandırır.

 Baskın olan düşüncelerinizi çekersiniz.

 Her zaman hastalıktan söz edenler hasta olurlar, her zaman bolluktan söz edenler bolluk içinde olurlar, vs..

 İçine zihnin girmediği bir evrene sahip olamazsınız.

 Düşüncelerinizi dikkatle seçin; siz yaşamınızın şaheseri, başyapıtısınız.

Düşüncelerin realiteye anında tezahür etmemesi Okeydir (eğer bir filin resmini görseydik ve fil anında ortaya çıksaydı, bu çok erken olurdu)

 Düşünceleriniz, hislerinize neden olur.

Duygularımızın arkasındaki tüm “nedenleri” karmakarışık etmeye gereksinimimiz yok. İki kategori var, iyi hisler ve kötü hisler.

İyi hisler getiren düşünceler doğru yolda olduğunuz anlamına gelir. Kötü hisler getiren düşünceler doğru yolda olmadığınız anlamına gelir.

HİSSETTİĞİNİZ şeyi tam olarak elde edersiniz.
Mutlu hisler daha çok mutlu durumları çeker.


Tabi hepsi bu kadar değil..
Uygulama kısmı belkide tek anahtar nokta...
Çünkü biliyor olduğumuz bir şeyi hayatımıza uygulayamıyorsak , bunu bilmemizin bize getireceği bir fayda olduğunu düşünmüyorum..
Bir de konu ; Çekim Yasası ise..
Benim en kolay idrak edip uygulayabildiğim yöntem 'AYKUT OĞUT'un geliştirdiği G-D-O istemi..
Yani ; 
           GÜLÜMSE
           ODAKLAN  
           DEĞİŞTİR...
Konu bir hayli uzun olduğundan ve tam anlamıyla anlatmak istediğimden dolayı Çekim Yasası hakkında düşündüklerim , uygulama tecrübelerim ve uygulama sonuçlarım ve daha fazlasını gelecek yazımda paylaşmak üzere tüm okuyucularımı sevgiyle kucaklıyorum..
Bugün hayatınızın en POZİTİF günü olsun...:):)

------------------------------------DEVAMI GELECEK------------------------------------

SPOR YAPMAYA ÇALIŞANLARDAN MISINIZ ? --- SPOR YAPANLARDAN MI ?

Bu yazımı bana bu ilhamı bahşeden ve benim hayatımda ilham perim olma rolünü üstlenen 'Funda Lermi ' ye ve sevgili kızı Melissa'ya ithaf ediyorum ; iç dünyamı zenginleştiren bilgilerinizi her zaman bekliyor olacağım..



Sanırım şimdilik ben ilk guruba dahil oluyorum..
Çünkü spor yapma girişimim en fazla üç gün stabil olarak yürüyüşe çıkmak ya da en iyi yapabildiğim şey olan 6 ay düzenli spor salonuna gitmekten öteye varamadı ne yazık ki...
Tabi bunu düzene sokamamda çevresel faktörlerin katkısı büyüktü ne yazık ki...
Yoğun ve düzensiz çalışma saatleri sayesinde bitkisel hayattan hallice günler yaşadığım için değil spor yapmak , doğru düzgün dinlenemiyordum bile..
Neyse ki işler değişti ve çok şükür artık böyle bahanelerim kalmadı spor yapmamak için...

Ben programlı bir şekilde yürüyüş yapmayı düşünürken , yakın bir arkadaşım beni çok daha fazla heyecanlandıran bir fikir sundu ortaya..
YOGA...
Sizin de ilk aklınıza gelen ; yerde bağdaş kurmuş pozisyonda oturmuş bir kadın , eller dizlerin üzerinde - parmaklar birleştirilmiş ; etrafta yanan mumlar ve dingin bir müzikte sakin bir görüntü ise hep beraber yanılıyoruz..
Çünkü hiç te zannettiğim gibi değilmi bu yoga..
Öncelikle bir felsefe olduğundan dolayı bir çok aşaması var uygulamalarının ...
Ama benim ilk tercihim esneme ve rahatlama egzersizleri olduğu için ; felsefeyi teğet geçip - direkt rahatlama egzersizlerine geçiyorum...
İşte uygulamaya başladığım ilk ders yoga hareketler ;

  • Ölü yatışı: Düz bir zemin üzerine yoga minderi serilir. Ardından sırt üstü yatılır; el ve ayaklar iki yana açılarak nefes kontrolüne odaklanılır. Kişinin burada kendini germemesi gerekir.
  • Balık duruşu: Sırt üstü yatılır ve ayaklar kapalı tutulur. Eller kalçanın altına alınır ve vücudun üst kısmı yukarı doğru kaldırılır.
  • Bacak-diz duruşu: Bu harekette yere oturulur ve bacaklar öne doğru uzatılır. Ardından üst beden öne doğru uzatılarak ayaklar tutulur.
  • Çocuk duruşu (balasana): Yere diz çökülür ve ayaklar birleştirilir; son olarak dizler kalça genişliğinde açılır.
  • Kedi duruşu (bidalasana): Eller ve dizler yerde olmak şartıyla sırt içe ve dışa doğru yavaşça nefes alınarak hareket ettirilir.
  • Çekirge duruşu (locust): Yüz üstü yere uzanılır ve eller yumruk halinde karın bölgesine yerleştirilir. Sırayla sağ ve sol bacak havaya kaldırılarak 5-10 saniye bekletilir.
  • Tulumba duruşu (pump): Bu harekette yere sırtüstü yatılır ve sırasıyla sağ ve sol bacak nefes alınıp verilerek kaldırılır.
  • Kurdela duruşu (the bow): Yüz üstü yapılan bu harekette bacaklar hafifçe kırılarak karın bölgesine doğru çekilir, sonra eller ayaklarla birleştirilmeye çalışılır.
  • Pelvik yay duruşu (pelvic arch): Sırt üstü yatılarak dizler bükülür. Ayak bilekleri tutulur ve kasık öne doğru çıkarılır.

Ananaeniz Gibi Görünmenin Sırları

Merhaba ;
Şimdi sizlere yeni deneyimlediğim bir sır'ı anlatacağım..
Hazır mısınız???


Evett konumuz saç boyama ..
Beni tanıyanlar bilir ; kendi işimi kendim halletmeyi pek bir severim..
Tabi bunun sonucunda ortaya çıkan kötü sonuçları da bağrıma basar , hiçç moralimi bozmadan mevcut durumu kimseye çaktırmadan düzeltmeye çalışırım..
Zaten böyle şeyler çok nadir gelmez benim başıma..
En son kaşlarıma yeni bir şekil vermeyi denerken , neredeyse kaşsız kalacaktım...
Sonra saç kesim deneyimlerim var mesela ; eşsiz ; kimsede olmayan modeller ortaya çıkardığım ve sonunda sadece saçlarımı kısacık kestirerek çözüm bulabildiğim..
Ama neyse ki bu sefer ki çok vahim sayılmaz..
Sadece bir rengin insanı ne kadar yaşlı ve hasta gösterebildiğini deneyimliyorum..
Tabi ki  duruma müdahale etmeyecek değilim..Bu akşam için bir gençleşme operasyonu planlıyorum..
Gelelim bı yazıyı yazma sebebime ;
Her eylem bir deneyimdir ve ben bu eylemimde çok faydalı bir bilgi edindim..
Eğer Anneanneniz gibi görünmek istiyorsanız benim gibi saçlarınızı küllü kumrala boyayın..Ve sonucu görünce ; hayatınız kaysın :)::)))))

Saçlarımı boyadıktan sonra Ben...

Haftaya Pozitif Bir Başlangıç

İki Kurt ve yaşlı Kızılderili

İki Kurt

Yaşlı, bilge Cherokee Kızılderili, torununa ders veriyordu.

"İçimde çok şiddetli bir kavga süregidiyor. Bu kavga iki Kurt arasında cereyan ediyor. Bu kurtlardan birisi öfkeyi, ihaneti, hainliği, kıskançlığı, açgözlülüğü, kibiri, hırsı, suçluluğu, aşağılama duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.

Diğeri ise huzuru, ahlakı, umudu, özgürlüğü, sevgiyi, nezaketi, gelişmeyi, inancı, yardımseverliği, anlayışı, cömertliği, dostluğu, merhameti, hakikatçılığı ve alçakgönüllülüğü temsil ediyor. Aynı kavga sizin içinizde ve diğer insanların içinde de cereyan ediyor.

Çocuk bir müddet düşünür ve dedesine sorar:

Hangi Kurt bu kavgayı kazanır?

Yaşlı Cherokee Kızılderili hemen cevaplar:

Beslediğin Kurt kazanır.

İnsan neye yoğunlaşırsa, onu güçlendirir

İnsan neye dikkat eder, neye yoğunlaşırsa onu güçlendirir veya kendi  iradesinin hakimiyetini ona kaptırır. Kızılderili bilgenin eğitimde profilini çizdiği kurt tasvirine ayna tuttuğumuzda, toplumumuzun her alanında bu olgu karşımıza çıkar. Bir taraf kazanmak için güçlü olan şahsiyetini, karakterini beslemekte, diğer taraf ise insan olmanın olumsuz özelliklerini besleyerek, kendi zaferini aramaktadır. Bilgenin kurt tasviri ile anlattığı insanlar arasında mücadele, insanoğlu varolduğu günden itibaren süregelmektedir, ancak içinde bulunduğumuz çağ neredeyse sona erecek, yeni bir çağ başlayacaktır.

Bizler neye inanıyorsak, neyin karakter yansımasını taşıyorsak, o mânada içimizde beslediğimiz kurtlara dikkat etmeliyiz. Toplumun idealizmi adına yön tayin eden fikir sahipleri, özellikle bu konuya oldukça hassas yaklaşmalı ve bilgenin bahsettiği iki kurt modelinden iyiyi temsil edeni beslemelidir.

Kendi düşünce ve fikirlerine hizmet etme anlayışında olanlar, bu mânada her erdem insanın yapması gerektiği gibi, içinde beslemesi gereken kurt modelinin farkında olmalı ve bunun mücadelesini vermelidir.

13 Haziran 2014 Cuma

Sebastian

Kimsin sen Sebastian ?
Çocukluğumdan beri duyuyoum adını...
Öyle ahenkli geliyor ki kulağa ismin..
Hep duymak , dinlemek istiyor insan..

Hadi söyle sebastian..
Herkes haykırıyor ADINI..
Kulaklarımdasın işte ..
Seni tanımak istiyorum..
Hem de tutkuyla bu gidişle...

Evettt şunu da anlamış oluyoruz ki hep beraber..
Şiir falan yazmamalıymışım..

Tamam şiir falan boşverelim de size de çok tanıdık , sanki ailenizden birinin adıymış gibi geliyormu hiç SEBASTİAN ismi ???
Ya da sadece benim algıda seçiciliğimden ötürü mü ? bütün filmlerde bu isim kullanılıyormuşgibi hissediyorum ???

Şöyle bir baktığımda ; Sebastian isminin tanıdık gelme sebebinin en geçerli nedeni neredeyse bütün yabancı filmlerde hizmetlilere verilen sabi bir isim olması..

San Sebastian ;
  1. İspanya'nın kuzey bölümünde bulunan bir şŸehirmiş... Muhtemelen San eki düşerek sadece SEBASTİAN olarak kullanılmaya başlanmış ve bu şekilde beni bulup , türlü hillegal yollardan geçerek bilinçaltıma yerleşmiş...,
Son olarak ; eklemeden edemeyeceğim ki ;
Yeni bir sayfa var bir sosyal paylaşım sitesinde ve ' söyle ona Sebastian ' başlığı ile çok güzel tag'lar paylaşıyor..
İşte birkaçı...




Vazgeçtim Okumuyorum Seni / Uğur Koşar

Uğur Koşar Kitapları
Daha kaç gün geçti bilmiyorum üzerinden...
Kitaplarını tanıtmış , beğendiğim kısımlardan alıntılar yapmıştım..
Hatta o kadar çok etkilenmiştim ki yazdıklarından ; başucu kitabım olarak yatağımın hemen yanına koymuştum..
Ama hiç oldu mu ki sevgili Uğur Koşar ?
Evet ilk kitapların hakkındaki düşüncelerim hala değişmedi..
Başarılısın ve herkese hitap edebilme yetisine sahipsin ama şu 'Rabbin İçin Sabret' kitabını ' herkese hitaptan' çok ' gerizekalılara ' hitaben yazmışsın gibi hissettim okurken..
İnsan kendini tekrarlarsa bu gerilediğini gösterir..
Yazdığın çok değerli bir kaç kitaptan sonra sadece satıyor diye , insanlara aptalmış muamelesi yapıp aynı bilgileri farklı kelimelerle pazarlamak hiç şık olmadı..
Sen ki kendini insanlara yol göstericiliğe adamış bir insan iken....
'Rabbini bilen Kendini Bilir' kitabındaki uslubundan sonra vermiş olduğun hizmeti sorgulama gereği duydurdun bana..
Neden mi ?
Çünkü ; zaten okuyucuların sordukları soruları bile pazarlama aracı görerek bunlara cevap verip yeni bir kitap çıkarmış olman yetmezmiş gibi , birde vermiş olduğun cevaplardaki yardımcı olmak değil de daha çok kınamaya çalışan uslubun hiç hoş izlenimler uyandırmadı bende..
Sonuç olarak demek istediğim ; kaliteden ödün vermeden özgün bilgiler ve kendini tekrarlamadığın bilgiler içeren kitaplar çıkarıyor olsaydın inan yazdığın sürece seni okumaya devam edecektim...
Ama üzgünüm ; VAZGEÇTİM -- OKUMUYORUM SENİ   /   UĞUR KOŞAR....

UĞUR KOŞAR

12 Haziran 2014 Perşembe

KANDİLİN NE OLDUĞUNU BİLMEYENLERİN ' KANDİL MESAJI ' KARMAŞASI !!!!!

Tamam kabul !
Zamanında ailemin çok iyi bir alt yapı oluşturmasına rağmen , zaman geçtikçe dini bilgilerim zayıfladı ve unutulmaya yüz tuttu..
Daha okula başlamadan 15 dua bilen zeki kız çocuğu , büyüdükçe yerini akşam ne yediğini hatırlamayan balık hafızalı kadına dönüştürdü..
Haliyle dua - bilgi hak getire...

Ama ne demişler ; zayıf noktalarını farketmen , senin zaferindir.!!!
Off tamam böyle birşey dememiş kimse..Tabi şimdiyeye kadar..!
Ben söyledim oldu işte...

Demem o ki ; hani böyle kandil neymiş ?-neden önemliymiş ? hiç bir şey bilmeden ama sanki aylardır kandil gelsin de mesaj bombardımanı yapayım diye bekleyen insanların paylaşımlarından nefret ettim bugün..
Özellikle sosyal medyanın samimiyetsiz duyarlılıkları beni birçok şeyden soğutuyor...
Özellikle bu şekilde, tamamen sürü içgüdüsü ile yapılmış yapmacık duyarlılıklardan!!!!

Her neyse efendim ;ben bugün ( henüz ) kimseye kandil kutlama mesajı göndermedim ve göndermeyi de düşünmüyorum...
Birinci sınıf yakınlarımı tek tek arayıp konuşmayı ve sonrasında da geceyi bugünün anlam ve önemine uygun geçirmeyi planlıyorum..
Hoş ; ne zaman böyle planlar yapsam belkide ayın en yorgun gününü geçiriyormuş gibi hissettiğimden erkenden uyuya kalıyorum ama bu gece direneceğim bu konuda :))
Bilmeyenler ya da benim gibi bildiklerini unutan ve uygulayamayanlar için aşağıda bugünün anlam ve önemini belirten bilgilendirme yazısı ile sizleri baş başa bırakıyorum..
En samimisinden ; HAYIRLI KANDİLLER DİLERİMM:):)



Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: 'Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim' buyurur." (İbn Mâce)
Berat gecesi, Kur'an-ı Kerim'in Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygambere ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da Tenzil denir.
 Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de'Apaçık Kitaba yemin olsun ki, Biz Kur'an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir...'(Duhan, 44/1-4)
Ayette geçen, 'mübarek gece'den maksat; Berat Gecesidir. Kur'ânın bu gecede, Yedinci semadan dünya semasına indirildi. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye başlandı.
Allahü teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, herşeyi takdîr etti, diledi. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, bu gece meleklere bildirir.
 Kur'ân-ı kerîm, levhilmahfûza bu gece indi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bu gece çok ibâdet, çok duâ ederdi.
 Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
 (Şa'bân-ı şerîfin onbeşinci gecesi olunca, o geceyi ihyâ ediniz ve gününde oruç tutunuz! Muhakkak ki, Allahü teâlâ, "Magfiret olunmak isteyen yok mudur, magfiret edeyim. Rızık isteyen yok mudur, rızık vereyim. Kim ne isterse vereyim!" buyurur. Bu hâl sabaha kadar devam eder.)
 (Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tevbe, red olunmaz. Fıtr Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Şa'bânın onbeşinci (Berât) gecesi ve arefe gecesi.)
(Berât gecesini ganîmet, fırsat biliniz. Şa'bânın onbeşinci gecesidir. Kadir gecesi çok büyük ise de hangi gece olduğu belli değildir. Bu gece (Berât gecesinde) çok ibâdet ediniz. Yoksa kıyâmet gününde pişmân olursunuz.)
 (Şa'bânın onbeşinci gecesinde Allahü teâlânın kulları üzerine rahmeti zuhûr edip, mü'minleri magfiret eder, bağışlar. Kâfirlere ise mühlet verir. Kin ve hased sahibi olanları bu sıfatları terk edinceye kadar kendi hâllerinde bırakır.)
 (Şa'bân ayının onbeşinci gecesi, rahmet-i ilâhi dünyayı kaplar, herkes affolur. Ancak haksız yere müslümanlara düşmanlık besleyen ve Allahü teâlâya ortak koşan magfiret olunmaz.)
Âişe vâlidemiz, Peygamber efendimizin Berât gecesinde, sabaha kadar ibâdet ettiğini görünce sordu:
 - Yâ Resûlallah, Allahü teâlânın en sevgili kulusun! Buna rağmen niçin bu kadar kendini yoruyorsun?
 Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi:
 - Ey Âişe, ben şükredici kul olmıyayım mı? Ey Âişe, sen bu gecede, ne olduğunu bilir misin?
 Âişe vâlidemiz tekrar sordu:
- Bu gecenin diğer gecelerden üstünlüğü nedir yâ Resûlallah?
 Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi:
 - Bu sene içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu sene içinde öleceklerin isimleri bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip edilir. Bu gece herkesin ameli ve işleri Allahü teâlâya arz olunur.
Bir kimse, evinden ayrılıp yolculuğa çıkar. Hâlbuki, onun adı yaşıyanlar defterinden, ölüler defterine geçirilmiştir.
 Gâfil olmamalı, bu geceyi mutlaka ihyâ etmelidir. Kazâ namazı kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, duâ, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmelidir. Bunların sevâbını ölülere de göndermelidir.
 Bu gecelere saygı göstermek, günâh işlememekle olur.
 Bu gece, Allahü teâlânın ihsân ettiği bütün ni'metlere şükretmeli, yapılan hatâlar, günâhlar için de tevbe istigfâr etmeli, Cehennem ateşinden kurtulmayı istemelidir.
 "Yâ Rabbî, bize dünya ve âhıret saâdeti ihsân eyle, bize hidâyet verdikten sonra, kalblerimizi kaydırma" diye duâ etmelidir.
 Diğer bir Ayeti Kerimede ise Berat Gecesi"ni idrak eden herkes, Yüce Allah"ın Kur"an-ı Kerim"deki; “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah"ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. ŞüphesizAllah bütün günahları affeder. Çünkü O,çok bağışlayan, çok merhamet edendir” müjdesinin farkına vararak kendi özüne dönmeli, ümitlerini canlandırmalı,bağışlama ve bağışlanma duygularını güçlendirmelidir.

BİR RÜYA GÖRDÜM SANKİ...!

Son zamanlarda hatırlayamadığım esrarengiz rüyalar görmeye başladım..
Ama öyle sıradan ölmüş biriyle konuşmak ya da birinden kaçmak vs gibi değil...
Bayağı bayağı aksiyon sahneler yaşıyorum rüyalarımda..
Ya da daha kötüsü ya aldatıldığımı öğrenip katil oluyorum ya da şeytanla karşılaşıp imana geliyorum :):)
Her şey iyi güzel de bu rüya görmenin en gıcık yanı , sabah uyandığımda rüya gördüğümü hatırlamak ; ama ne gördüğümü hatırlamamak..
Genelde gece rüyamda yaşadığım aksiyon dolu sahnelerden dolayı çığlık çığlığa uyandığımı hatırlıyorum ; eşime " çok korktum yaa " deyip kafamı yastığa koyduğum an o salak rüyaya kaldığım yerden devam ediyorum...
Sabah uyandığımda ilk aklıma gelen şey ne kadar korkmuş olduğum oluyor ama her seferinde hiç bir şey hatırlayamıyorum ve haliyle de ne anlama geliyor , deliriyor muyum ? , yoksa bilinç altın aptal-saptal şeylerle dolduğundan dolayı bana bir işaret mi gönderiyor bilmiyorum.....
Bildiğim tek şey bu hiç te eğlenceli değil...!

Harry Potter'dan replikler..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...