2 Mart 2016 Çarşamba

Gri Lady ' nin Günlük Hayatı


Herkese Merhabaaa :)

Valla o kadar hızlı yaşıyorum ki son birkaç gündür , elim bir türlü gidemedi bilgisayarıma ...
Bir yandan günlük hayata adapte olma aşamam , bir yandan mini mini birlerden biri olan oğlumun okula gidip - gelmesi , bir yandan kitap satışları derken inanın işteyken o geçmek bilmeyen zaman nasıl geçiyor anlayamıyorum .


Geçen sabah 9:30 da yapmam gereken bütün işleri bitirmiş ve kitaplığımın önünde hangi kitaba başlasam diye düşünürken biraz aç gözlülük yaptım ve tam 3 kitabı birden okumaya başladım :/

Bir Artı Bir - Jojo Mayes
O Adam Buraya Gelecek - Pucca
Ve 
Artık Zenginim - Aykut Oğut

Aykut Oğut 'un kitabı çok güzel . İlk oturuşta yarısı bitti zaten . Pucca her zamanki gibi boş ama çok hoş ...
Jojo Mayes ise daha yeni başlamama rağmen hikaye hemen aldı beni içerisine , beğendim yani :)


İşte böyle dostlar , zannettiğim gibi kötü değilmiş evde olmak . Sadece biraz zamana ihtiyacım var ve zamanımı etkili kullanabilmeye ...
Zira gün o kadar çabuk geçiyor ki sonuç olarak yine akşamları odaklanabiliyorum yapmak istediklerime ...



Çok şükür , Bin Şükür ...
Hayat Çok Güzel Bir Deneyim ...

Sizleri Seviyorum 
Görüşmek Üzere


25 Şubat 2016 Perşembe

Yeni Başlangıçlar Mevsimi


Ne zaman bu başlığı yazsam ( ki daha önce bir kez yazmıştım ve şehir değişikliliği yapıyorduk ) yeni bir döneme giriyorum hayatımda .
Bu gün de o günlerden biriydi ...
Tamam tamam abartmayalım , çok ta önemli bir mevzu yok sadece işten atıldım !

Bunu gurur meselesi yapıp ' ağzıma geleni söyledim ve bastım istifayı ' şeklinde de yansıtabilirdim sizlere ve siz gerçeği asla bilemezdiniz ama buda gurur yapacak bir mesele yok.

Sebebine gelirsek ;
Merak ediyorsunuz değil mi  ?

Sanırım Patronluğu bünyesinde çalışan her şahsın kendisine kul-köle olması gerektiğini düşünen ve profosyonel bir iş yaşamından bi haber cahil bir patronumun olması ve benim bu saçma yaptırımlara boyun eğmediğimi söylemem yeterli ...

İşin özü ; adamın biri ( patron kişisi ) ona benim görevim olmadığı halde çay getirmemi , yalakalık yapmamı , çevresindekiler gibi haysiyetsiz ve ona muhtaçmışım ve her sölediğini hatta söylemeyip aklından geçirdiklerini bile anlayıp bir hizmetçi gibi davranmamı istedi ...


Ben ;

Bu zamana kadar kendi doğrularından vazgeçmeyen BEN ... !

Kimseye boyun eğmeyen , prensipleri olan ve görevi dışında çalıştığı ortamda asla birilerine yaranma ve kendini kabul gördürme gayesi olmayan ben ...

Sizce ne yapmış olabilirim ?

Evet sanırım sonuç ortada ...

Demek ki düzen böyle , demek ki herkes layık olduğu ortamlarda olmalı .
Ben bunu anlıyorum ki gerçekten bu tarz insanlarla muhatap olarak gerçekten kendime haksızlık etmişim .



Şimdi ne mi olacak dersiniz ?

Tıpkı başlıkta belirttiğim gibi , gelsin bakalım tüm yenilikleriyle Yeni Başlangıçlar Mevsimim .

Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır ...

Bu yüzden hiçç sıkmıyorum canımı ve olumsuz kapıların ardına saklanan ve sadece sabırlı olanların alabileceği güzel hediyelerimi bekliyorum ...

Çok şükür , Bin Şükür ...

Bana daha hayırlı kapılar açabilmek için bu kapıyı kapatan Rabbime Şükürler olsun ...


Sizleri çok seviyorum , görüşmek üzere :)

24 Şubat 2016 Çarşamba

Soğuk Algınlığı Vs Grip

3-4 gündür sürünüyorum , sebebi ise hepinizin muzdarip olabileceği ve bildiğiniz hastalık , kör kütük grip olmam .
Çalışırken çok daha yavaş iyileşiyor insan farkındayım ama artık geçsin ne olur yaaa :(
Canım hiçbirşey yapmak istemiyor . Eve gider gitmez kendimi yatağa atacağım diyorum ama onu da yapamıyorum...


İlaçlarla dost olmama rağmen bir tek bitki çaylarının faydasını görüyor gibiyim ...
Akşam Pucca ' nın son kitabına başladım keyfim biraz yerine gelsin diye ve bir kaç sayfa sonra uyuya kalmışım. Okumayanlarınız varsa tavsiye ederim , hep aynı bildiğimiz Pucca işte , gülümsetiyor bol bol.
Bunun dışında neler yapıyorum ?
Valla inanın ancak insan hastayken anlayabiliyormuş ağrısız - sızısız günlerinin kıymetini. Şu anda birşey yapmaya ne mecalim var nede isteğim ...
Havalar diyorum son olarak ;
Bir sıcak bir soğuk . Aman dikkat edin , benim gibi üşütmeyin .
Öpüyorum , sevgiler :)


23 Şubat 2016 Salı

Elveda Haziran / Sarah Jio / Kitap Yorumu

Herkese Merhaba ,
Yeni bitirdiğim Sarah Jio kitabı hakkında sıcağı sıcağına fikirlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle .


Okuduğum ikinci Sarah Jio kitabıydı Elveda Haziran .
Daha önce  Böğürtlen Kışı'nı okumuştum ve tek kelimeyle bayılmıştım yazarın anlatım diline.
Bu kitap ta aynı akıcılıkla yazılmış. Yazarın okuduğum ikinci kitabından sonra kitabın sürpriz sonunu tahmin etmek çok zorlamıyor sizi ama yine de okurken merak ediyorsunuz gelişmeleri.

Kitabın konusuna gelecek olursak ;
Kitap June adında genç bankacı kızımızın teyzesinin ona çocukluğunun geçtiği tarihi bir kitap evini miras bırakması üzerine gelişiyor. Hırslı ve iyi bir kariyeri olan June ' nin başlarda burayı elinden çıkartmak gibi planları varsa da Seattle adasında kitapçının hemen yanındaki yakışıklı restoran sahibi Gavin ile tanışması ve birbirlerinden etkilenmeleriyle planlar biraz değişir.
Aynı zamanda kitapçıda teyzesinin kitaplar arasına sakladığı mektupları bulmaya ve teyzesi hakkında hiç bilmediği şeyler öğrenmeye başlar ...


İşte kitabın genel kurgusu böyle . Benim için bir böğürtlen kışı değildi ama yine de başarılı ve okuması keyifli bir kitaptı ...
Okuma sürem yaklaşık 10 gün kadar sürdü. Diğer kitaplarından biraz daha yavaş bir okumaydı benim için ama bu asla okumamalısınız anlamına gelmiyor .
Çok çok sevgiler :)

17 Şubat 2016 Çarşamba

Gurbetçi Aile


Eğer ikinci kez anne olursam sebebi kesinlikle Tuğba Altınışık'tır buradan herkese duyuruyorum  :)
Bir aile bu kadar mı güzel olur . Tam da hayallerde canlandırılan tablolarda olduğu gibi ,  çoluklu çocuklu , neşe dolu , birbirine aşkla bakan karı-koca ve dünya tatlısı çocuklar .

Ben ki evde olmayı , tüm gününü evde geçirmeyi sıkıcı , bunaltıcı ve zaman kaybı olarak gören , çalışmaya aşık bir bayanım ...
Yine de Tuğba 'yı izledikten sonra tüm değer yargılarım değişti ,aile olmanın ötesinde başka mutlulukların peşinde koşmamaya meylettim.
Mutlu bir ailen varsa çok çok çok şanslısın onu anladım.
Hem o hep kabusum olan çalışmayıp , evde çocuk bakma olayına bakış açım da değişiyor sanırım Tuğba yüzünden :)


O anneliği öyle tadını çıkararak yapıyor ve hayatından öylesine memnun ki kendimi mutluluğun peşinde koşan ama elindekileri görse zaten mutlu olacak biriymiş gibi hissettim.
Hep ileriye bakıyorum ve önümde duran mutluluk sebeplerimi göremiyorum bu yüzden onu fark ettim.

Açıkçası bunu zaten kendisine de belittim , Youtube kanallarını gördüğümde ' günlük hayat vs ' yazınca ne alaka falan dedim ... Günlük hayatın nesi paylaşılır vs , epey ön yargılı yaklaştım. Aynı zamanda da ilgimi çekti ve bir bakayım bakalım neler varmış diye izlemeye başladığımda resmen o video senin , bu video benim dolanıp durdum Gurbetçi Aile kanalında.


Ben çok çok sevdim ...
Prenses Melis , Elma yanaklı dünya tatlısı Mert sanki çok yakın arkadaşımın çocuklarıymış gibi hissediyorum artık. Tuğba'nın hamileliği , ikici bebek haberi ve bu süreci de izleyicileriyle paylaşması gerçekten emek isteyen bir uğraş ...
Doğum için evde çıktıklarında bile kısacık ta olsa video çekecek kadar önemsiyor onu sevenleri ve işte bu yüzden de izlenmeyi hak ediyor ...


Ben ilgiyle ve keyifle izliyorum .
Sizlere de tavsiyemdir , sevgiler :)


16 Şubat 2016 Salı

Kişisel Blog Yazmanın ...

... Dayanılmaz hafifliği gibi klişe bir tanımlamayla devam etmek isterdim ama kişisel blog yazmanın can sıkıcı taraflarına değinmek istiyorum aslında .


Kişisel blog yazmak bir çeşit terapi .
Hele ki benim gibi yazarak rahatlayan biriyseniz harika bir yöntem ama ;

Bloğunuzun hem okunup hem de okunmamasını istemek gibi bir tezatlık bu işe biraz limon suyu sıkıyor .
Ee haliyle de insanın yüzünde bir buruşma ifadesi veriyor çoğu zaman .
İşte bu yüzden anlatmak istediklerimi anlatamadığım çokkk olmuştur.

Tüm bunlar bloğunuzun yakın çevrenizden okunma ihtimali yüzünden oluyor . Ben yaptım siz yapmayın !
Çok profosyonel paylaşımlar yapmakla ilgilenmiyorsanız bloğunuzu bir kale , iç dökme , dostluklar kurabilme ortamı olarak görüyorsanız bunu yakın çevrenizin bilmemesinde fayda var . Sonuçta onlara anlatamayacağımız - anlatmak istemediğimiz şeyler olabilir ...


Paylaşmak isterken sizi tanıyan insanların tepkileri sizi endişelendirebilir vs vs .
Ben daha çok özel hayatım hakkında konuşmak isteyip de kendini susmak zorunda hissedenlerden oluyorum bu noktada ...
İnsanlar sizi siz izin verdiğiniz kadar tanıyabilirler ve ben bu konuda oldukça cimriyim .
Beni yeterince tanımak yakın akadaşlarımın ve ailemin tekelinde diye düşündüm hep . O yüzden bloğumdan haberdar olan beni seven - sevmeyen , ne düşündüklerini bilemediğim , eski iş arkadaşlarım vs olduğu için bu durumda elim kolum bağlı ...



İşte böyle ...
Acılarımı paylaşamıyorum ki düşmanlarım sevinmesin ...
Planlarımı açık seçik anlatamıyorum kiii şimdiden reklam olup , dillenmesin ...

Ama tanımadan sevdiğim Ailem yani sizler, her şeye rağmen iyi ki varsınız ...
Yazmak , fikirlerinizi alıyor olmak çok çok güzel.
En önemlisi de tanımadan sevmek - seviliyor olmak .
İşte sevginin en kıymetli hali bu .

10 Şubat 2016 Çarşamba

Burcumdan Dolayıymış Ya Hu !

Maymun iştahlılık bir kişilik özelliği midir ?
Evet , sanırım öyle ve ben de bu guruba dahil bir kişiliğe sahibim .
Duygularımı çok yoğun olarak yaşıyorum.
Burçlarla ilgilenmem ama bahsedilen genel karakter özellikleriyle neredeyse birebir örtüşüyor ruh halim.
Bir Akrep burcu kadınıyım ...



Bu karmaşıklık , kontrolcü ve kararsız tutumlarım yoruyor beni ...
Aslında tamamiyle başka bir yazı yazmaktı amacım ama bu kez profösyonel bir makale yazarı havamdan çıkıp içimi dökmeyi tercih edeceğim galiba ...

Şimdi yazım için resim bakarken fark ettim de anlatmak istediğim tüm duygular daha önce taşıdığıma inandığım özelliklerden ibaretmiş ...


Daha önce yazılmış , tekrarlamaya gerek yok ...
İşte böyle dostlar bugünkü ruh halim ...


Fikirlerimin netleşmesine ve dilediğim şeylere daha fazla tutkuyla bağlanmaya ihtiyacım var sadece ...




9 Şubat 2016 Salı

Ruhum Sıkılıyor Ne Yapmam Lazım ?

Sebepli ya da sebepsiz içinizin sıkıldığı anlar oluyor değil mi ?
Benim oluyor ...
En can sıkıcı olanlarsa bir sebep yokken gelen bunalım hissi özellikle ...
Peki böyle bir durumda neler mi yapabiliriz ?

Öncelikle kafamızdaki o sessiz can sıkıcı boşluğu atabilmek için bir müzik açabiliriz ...

Justin nasıl fikir mesela ? 



Ya da Drake ?
Hatta onun gibi usulca dans etmek ...



Böyle anlarda çok zor biliyorum ...
Şükredebilmek , güzele odaklanmak ... Ama bunu yapabilirsek o kara bulutlar anında yerini pembe bulutlara bırakabilir .


Düşünün ...
Sahip olduklarınıza odaklanın. Minnet ve şükran kıvılcımlarını hissedene kadar sahip olduklarınızı düşünün.

Mesela ben ,
Aklıma ilk bir aileye sahip olduğum için ne kadar da şanslı olduğum geliyor. Onlar olmasaydı  , özellikle de anne ve babam hayatım ne kadar anlamsız olurdu .
Ama burada bir sorun var . En son onlar hayatta ve yanımda oldukları için ne zaman şükrettiğimi hatırlamıyorum bile ...

Belki de hiç şükretmedim .
İşte o kara delik ! Mutsuzlukların baş mimarı şükürsüzlük ve güzellikleri görememe ...


Gelelim başka neler yapabileceğimize ...

Düşünce şeklimizi değiştirebilsek , hayatımızı değiştirebiliriz. Ama bunlar bizim bilmediğimiz sular olduğu için biz ' güvenli ' olduğunu düşündüğümüz kısımdan çıkmaya korkuyoruz ...
Ruh halimiz için de durum böyle .


Sorun çokk büyük , altından kalkamayacağınız sorunlar da olsa , basit bir iç sıkıntısı da olsa aslında herşey değişiyor.
Biz o kadar kendimizle meşgulüz ki etrafımızda yaşananlarla , şu dakikalarda dünyanın farklı farklı yerlerinde insanların neler yaşayabildikleriyle ilgilenmiyoruz bile.

Belki biri şu an borç batağı yüzünden intihar ediyor ülkenin birinde ...
Belki biri yoğun bakımda ve ailesi tüm gücüyle dua ediyor onun yaşayabilmesi için ...

Belki biri açlıktan uyuyamıyor , çaresizce yatağının içinde oturmuş ağlıyordur.
Belki birinin yatacak bir yatağı bile yoktur !


Düşünebiliyor musunuz ?

Biz insanız ...
Ve bizim gibi insanlar bizim umrumuzda bile olmayan , ilgilenmediğimiz hatta duymak bile istemediğimiz ne sorunlar yaşıyorlar .
Ama bilmek , haberdar olmak bile rahatsız ediyor değil mi bizi ?

Çünkü biz kendimizle öyle meşgulüz ki ...
Sahip olduklarımızın farkında varıp şükredebilmek gibi bir seçeneğimiz varken biz hep o küçük , mutsuz, daha fazlasını isteyen , sevgisiz şımarık çocuk gibi davranıyoruz .

Her neyse !
Biraz müzik , biraz empati ve sahip olduklarımızın farkına varıp şükredebilme ...

Ve en önemlisi de herşeyin gelip geçici olduğunu hatırlayıp yüzünüzü güzele çevirmek kötü ruh halinin ilacıdır .
Unutmadan ;
Yalnız değilsiniz ve Dünya yaşadıklarınızın çok daha fazlasını yaşayan ve tek seçeneği güçlü olmak zorunda olan yüzlerce kişiyle dolu ...



Yaşayan Evler

Güzel bir eve sahip olmanın , onu istediğimiz şekle getirebilmemizin yolu çoğu zaman paradan geçse de - bu harika evler oluşturmak için yeterli değildir !


Paranız ile güzel eşyalar satın alabilirsiniz evet , hemde en iyilerinden.
Ama bu sizi ' yaşayan bir ev ' sahibi yapmaz ...
Daha çok mağazanın içinde bulunan demo katologlar gibi bir şey olur eve gelen mobilyalar .


Evi ' ev ' yapacak sizin ufak dokunuşlarınızdır .
Bu dokunuşlar olmadan , size ait birşeyler eklemeden ben evin bir ruhu olabileceğine malesef inanmıyorum .


O yüzden huzur bulacağınız bir eve sahip olmak için olmazsa olmazınız para değil , fikirlerdir !


Bir çerçeve , elde öreceğiniz ufak bir koltuk şalı ya da karma karışık bir karakalem resim ...


Sizi yansıtacak ve tarz olacak bir ev için sadece hayal gücünüzü kullanmanıza ihtiyacınız var .


Daha mutlu bir ev ortamı için ihtiyacınız olan şey ' fikir '...


 Örnek resimlerde yakalayacağınız ufak dekorasyon fikirleri size göz kırpacakatır .


Lütfen sadece bakın ...


İlham her yerde ...













çocuk odadı dekorasyonları

yastıklar,örgü


evde yap,dıy,kendin yap el işleri,grşlady








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...