3 Şubat 2016 Çarşamba

Umutsuzluğa Kapılma !



Bazen bir şeyi çok isteriz.
Tüm kalbimizle ...

O kadar çok içten isteriz ki olması için dilekler diler - dualar ederiz. 
Ama aynı zamanda çok ta sabırsızızdır malesef. Dua ettik , evet tamam . Anında bir işaret , bir netice umarız. Biraz vakit geçince de  ;

' Ee ama kabul olmadı ' 
' Allah benim duamı kabul etmedi ' 
' Boşuna o kadar dua ettim vs. vs . 

Sizin de iç sesiniz benzer şeyler fısıldıyor mu kulağınıza ?
Benimki fısıldıyor. 

O yüzden bir hatırlatma yapmak istiyorum iç sesime bugün ;

“Kullarım sana beni soracak olursa, (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim.” (Bakara Suresi, ayet: 186) diye vaadeden yaratıcım varken ,

“Bana dua edin, sizlere icabet edeyim.”(Mü’min Suresi, ayet: 69). diye dualarımızı duyan , icabet edeceğini bildiren bir Allah varken ey sevgili iç sesim , sen kim oluyorsun da bana duamın kabul edilmediğini fısıldıyorsun !!!





Ne demiş Hz. Peygamber , “Dua kapılarının kendisine açıldığı kimseye yani, dua nasip olan kimseye, rahmet kapıları da açılır.” ...
Hani bizim 'Vermeyi istemeseydi , istemeyi vermezdi ' diye tanımladığımız hadise ...



Ve sanki neler söyleyeceğimizi bilir gibi eklemiş Peygamberimiz ; 

“Herhangi biriniz acele etmedikçe, duası kabul olunur.(Kul acele ederek); “ Rabbime (kaç defa) dua ettim de duamı kabul etmedi.” der”

“Rabbiniz, ikramı bol ve hayâ sahibi bir Rabb’dir. Ellerini kendisine uzatan kulunun ellerini boş çevirmekten utanır.”



Şimdi sen utan ey iç sesim !
Umutsuzluğu fısıldadığın için.
Beni Allah'ın vaadlerinden bi haber sanıp - inancımı kırmaya çalıştığın için ...
Ve en önemlisi dua etmemi engellemeye çalıştığın için !
Oysa ; 
"... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez" (Yusuf Suresi, 87) bizler ümitsizlerden değiliz  ....



2 Şubat 2016 Salı

Teşekürler Tanrım !

Teşekkür etmek istiyorum sana bugün ,
Beni daha iyi bir insan olabilmem için gizli mesajlar gönderdiğin için örneğin ...

Yeni doğan güne gözlerimi bir kez daha açtırdığın için.
Hatalarım var ve de bir sürü günahım .
Tüm bunlara rağmen beni hala çok sevdiğin için , koruduğun için ve dularımı kabul ettiğin için !

Biliyordum zaten ' Sen Merhametlilerin En Merhametlisisin '
Merhametinle beni kuşattığın için teşekkür ederim !

Ara sıra başıma gelen aksiliklere şikayet ediyorum
Beni Affet .
Tüm bu olanlar sana daha yakın olabilmek içinmiş şimdi anlıyorum.
O yüzden çok teşekkür ederim sana daha çok dua etmemi sağladığın için.

Bana harika bir aile verdiğin için teşekkürler Allah'ım.
Yaşamak gerçekten çok güzel.
Bunu her an seni içten içe hissetmeye başladığımda daha çok anladım.

İçimdeki kötümser sesi susturduğun için Teşekkürler Allah ' ım...
Sen yapmasaydın ben asla yapamazdım ...

Belki de sevemezdim seni bu kadar derinden.
Çünkü iç sesler beni öyle meşgul ediyordu ki ,
Hayallerle , yapılacaklarla , geçmişle , gelecekle ...
Benim şah damarımdan yakın Yaratıcımı göremeyeceğim kadar meşgul ediyordu hemde !

Teşekkürler Allah 'ım .
Teşekkürler
Teşekkürler

Sonsuz teşekkürler seni hissedebilmeme izin verdiğin için !
Teşekkürler her zaman , her işimde bana yettiğin için .

Ben günümü , geleceğimi , yaşayacaklarımı sana emanet ediyorum.
Biliyorum ki sen kullarına en güzelini layık görensin ...

1 Şubat 2016 Pazartesi

İsim ve Karakter İlişkisi


Herkese Şubat ayının ve haftanın ilk gününden merhaba :)
İsimlerin kişiliklerin üzerinde etkili olduğuna dair bilgileri belki siz de benim gibi zaman zaman duymuşsunuzdur.
İsmin kişiliği etkilediği hatta kaderi etkilediği düşünülür.
Taşıdığımız isme göre sanatsal ya da bilişsel yeteneklerimiz , zaaflarımız vs hakkında ayrıntılı tahminler oluşturulabilir.
Evet oluşturulur oluşturulmasına ama acaba gerçekten söylendiği gibi bu işin bir aslı astarı var mıdır diye ayrıntılı bir araştırma yaptım.
Ve sonuç ; gerçekten de çok ilginç bilgiler edindim.
Özellikle isim uzmanları adı altında bu işi ticarete dönüştürmüş kişilerin değil de , sizin - benim gibi insanların bu konudaki paylaşım ve yorumları beni çok etkiledi.
Çok çok ünlü bir kadın forumunda bu konuya benzer farklı farklı başlıkları incelediğimde bazı isimler hakkında hep aynı yorumlar yapılmış ve bu yorumlar onlarca kişi tarafından da , sonraki sayfalarda onaylanmış.
Şimdi kısaca bazı isimler ve o isimlerin toplumda çizdiği kişilik özelliklerinden bahsetmek istiyorum sizlere ...


Okuduğum forumdan direkt alıntılıyorum sizin için ...

Eda, Naz, Ece- bu isimler kaprisli olurlar
Baran-başına buyruk 
Efe- asi
içinde Ğ olanlar asabi
Oya- bu isimde olanların da evlilikleri problemli olur...
Arda- ardalar genellikle mızmız çocuklar olurlar
Ömer Faruk isimliler zeki oluyor
İlkerler yakışıklı ve başarılı,
Ayşeler sinir bozucu ve iğneleyici
Esralar çok sabırsız
Tuğbalar çok güzel ama kaprisli
Mineler sosyetik
Cemler dalgacı ve asi
Duygular hareketli ve neşeli
Zeynep inatçı,başına buyruk
Ömerler efendı ve zekı
İbrahım ler cınssel durtusu olanlar
Esra sabırsız cok konusan
Dılek evlılıgınde problemlerı olan
İlknur Agırbaslı
Göktuğ cokk hareketlı 
Emre'ler yaramaz
Ahmet'ler başarılı
Esra'lar geveze
Elif'ler sakin, narin 
Ayşe'ler bilmiş 
Hatice'ler çok sorumluluk yüklenen, becerikli
Enes'ler zeki ve hareketli
Furkan'lar yaramaz hareketli
Kaan'lar yakışıklı
Hülya'lar güzel
Betül'ler ağır ve zeki
Kerem'ler hareketli
Fatma'lar saf
Nermin'ler gamsız,bencil ama şirin
Rabia'lar ağırbaşlı, insana yakın
Meryem'ler cıvıl cıvıl
Muharrem'ler yumuşak huylu
Yasemin'ler evcimen ve sempatik
Ali'ler dilli
Nagihanlar ağzına geleni söylermiş.azcık patavatsız olurlarmış
Buse,Dilara,ılayda isimliler başarılı ve hanımefendi 
Edalar çalışkan
Kağanlar akıllı ve çalışkanlarmış
Ayşegüller başarılı
Yasin ismi olan çocukların yaramaz
Enesler de çok yaramz oluyorlar 
Mertler söz dinlemiyor
Muhammetler çok efendi,
Sercanlar alaycı
Kaanlar çok efendi ve tam bir beyefendi
Can olanlar çok yaramaz
Hakan lar çok efendi oluyor
Yusuf lar çok yakışıklı olur, ama bir o kadar da yaramaz,
Gülsahlar narin, cit kirildim, utangac, cabuk alinan
Nisalar güzel, kibar ama cabuk kirilganlar
Nazanlar cok zeki, caliskan ve güzeller
Kübralar zeki ama kibirli
Semalar güzel akilli ama yerinde duramayanlar



Bir kaç ta tecrübe alıntılar ; 


' adım özlem anlamı hasret demek..gerçektende hayatım boyunca hep bir şeylere özlem duymuşumdur..bu yüzden kimse çocuğuna özlem adı koymasın:KK50: '

' oğlumun ismi kemal efe... aman yarabbim ne sinir ne dediğim dedik bi çocuk... bide efeler şımarık olur derler o da tam isabet. '

 'oğlumun adı HAKAN ; çok akıllı beyenfendi bir çocuk,gezmeye gitsek oturur yanımızda,
hiç öyle oraya buraya uzanıp ellemez,çocuklar hoplasa zıplasa onlara kızar çok ayıp yaramazlık yapmayın der..
görenler ay bu çocuk çok akıllı böyle napıyorsunuz buna böyle der takılırlar '


' öğretmenim,öğrencilerimin isimlerine bakarak bu yorumları yapmıştım ben de,sizinle de paylaşayım,
emreler zeki ve yaramaz,
tuğçeler,süslü hafif saf.(ders çalışan ama belli bir başarının ötesine geçemeyen)
ezgiler ,akılları biraz havada,gezme tozma,karşı cins gibi...
elifler hem hanım efendi hem inatçı '

 BATUlar çok yaramaz oluyor '

 ' Merve'ler genelde şımarık ve başına buyruk. (genelde bu isimdekiler sevilmez)
Tuba'lar dedikoducu
Betül'ler hafif oynak (tanıdıklarım baya oynaktı gerçi :KK70: )
Esma'lar zeki ve azimli
Zeki'ler tembel
Sonu can ve han ile bitenler genelde yaramaz
ahmet ve mehmet'ler ağır başlı
fatma'lar kompleksli (yanlış anlaşılmasın şimdiye kadar 7 fatma tanıdım hepsi böyleydi)
ayşe'ler dedikoducu ve kadersiz
ece,pelin,sinem ve tuğçe isimdekiler şımarık 
Zeynep inatçı '
'2 yıl kadar bebek ve çocuk hemşireliği yapmıştım,büşra,kübra ve Merveler kadar yaramaz,terbiye almayan,sus,dur bilemeyen bebeler görmedim.Şunu yaparsan susarız derlerdi hemen yapardım,kandırdık,kandırdık diye hoplarlardı.Babam Türkçe öğretmeni,ona bu durumu anlattığımda al benden de o kadar dedi.Ders çalışmayan,aklı dışarıda olan,tenefüste sınıfa en son giren,sınıfın düzenini bozanlardı dedi.Tuğba lar aşırı kıskanç,ders çalışmayan,lüks düşkünü,dedikodu yapan gençlerdi.Erkeklerde de Yiğitler kadar yaramazı yoktu.Doktor arkadaşlar bile bu isimden soğuduklarını söylerlerdi.Heleki sonunda can da eklenmişse vay haline.Furkanlar çok yaramaz ve çok çabuk hastalanıyorlar.Tuğçeler savurgan ve kendini beğenmiş,Ayşeler süslü,Begümler hanım hanımcık oluyorlardı.Adı Gül ile başlayanlar gerçekten gülmemek için çaba sarfeden bebeler oluyordu.'

Harflerin Karaktere Etkisi 


A: Atılgan-enerjik
B: Ön sezileri kuvvetli
C: Konuşma ve yazma yetenekleri olan
Ç: Zevk sefa düşkünü
D: Üstün güçlere sahip
E: Sıkıntılardan kurtulmak için mücadele eden
F: Uysal, güvenilir
G: İnatçı kişilik, gerginlik
H: Sakin ve durağan
I: Hassas
İ: Kırılgan
J: Kaprisli ve kıskanç
K: Başarılı, unvan sahibi
L: Sanatsal yeteneğe sahip
M: Ticarete yatkınlık
N: Sağduyulu
O: Gizliliği sever
Ö: İçine kapalı
P: Kendinden emin
R: Sert yapıya sahip
S: Hayalperest
Ş: Çok üretken ve güçlü
T: Duygularını zor açabilen
U: Durgun, çok ağır hareket eden
Ü: Başarısı sürekli engellenen
V: Kendi içine dönük, umursamaz
Y: Geçmiş üzüntüleri sürekli yaşarlar
Z: Bilimsel açıdan, okumayı seven. 

Çok ilginç değil mi ?
Ben açıkçası bu konuda ön yargılı sayılabilecekken şimdi samimiyetle doğruluğuna inanıyorum. 
Tanıdığım Zeynep ' ler mesela, yukarıda yazıldığı gibi dik başlı ve özgürlüğüne düşkün olurlar ...
Eren ismindekiler yaramaz demişler - oğlumun adı ve  gerçekten de öyle sıpa :)
Bildiğim tüm Hakan ' lan ağır başlı ...

Sizin görüşlerinizi de merak ediyorum. 
Haydi sizde paylaşın bakalım bu tez gerçekten doğru mu ?
Çevrenizde isimlerle ilgili gözlemlerinizi merakla bekliyorum .
Çok çok sevgiler :)



26 Ocak 2016 Salı

İkinci Çocuk ?

AİLE OLMAK,İKİNCİ ÇOCUK,ikinci çocuk

Bu aralar çevremde benimle yaşıt arkadaşlarımın ikinci çocuk haberlerini çok sık alır oldum. Aslında 26 yaş için ikinci çocuk bana erken geliyor. Ama tabi ki kişilerin hayata bakışı , tercihleri ve ilk çocuklarının yaşı bu kararda etkili oluyor.

İkinci çocuk , ilk çocuktan sonra aileleri düşündüren ciddi bir karar. Ben de 7 yaşında bir oğlu olan genç bir anne olarak ikinci çocuk konusunda zaman zaman düşüncelere kapılıyorum.
Kardeş şart mı soruları ...
Tekrar bebekli hayata dönüş ...
İşe ara verme korkusu ..

Ev hanımlığı moodu beni hep bu fikre uzak kılan sebeplerden.

Ama ;


Hayata dair yeni heyecanlar da istenmiyor değil ...
Eğer güzel bir aileniz varsa yeni bir bebeğin o aileye getireceği heyecanı az çok tahmin edebiliyorum. Ve sanırım biraz da kızıyorum kendime bu konuda çok katı olduğum için ve çokkk büyük konuştuğum için.



Her konuda genelde olumluyu görmeye çalışan ben ; ikinci çocuk konusunda nedense kendimi kapana kısılacakmış gibi hissediyorum.
Daha az zaman  , daha az seyahat , daha az sosyallik ve en sevmediğim şey olan evde daha fazla zaman geçirmek ...


Hayat keşke resim karelerinde yakalanan anlardaki gibi daha özgürce ve mutlu yaşansa...
O zaman bende belki ne istediğime karar verip , o konuda niyetimi açıkça ortaya koyabilirdim.


Şimdilerde ikinci çocuk konusundaki tavrım , birinden bebek haberi geldiğinde çokk sevinme ve ' acaba biz de mi düşünsek '  ve yaklaşık bir saat sonra ' Allah korusun , benim psikolojim kaldırmaz iki çocuğu ' gel-gitleri arasında şekilleniyor ...

Tecrübeli anneler bir adım beri gelsin de aydınlatsın şu kararsız - maymun iştahlı bendeniz i  :)

24 Ocak 2016 Pazar

Hayat Güzeldir

Her ne yaşarsak yaşalım , yarının neler getireceğini kestiremediğimiz hayatlar sürüyoruz .
Bugünün kötü anılarını ya da ömrümüzün en harika gününü bir anı olarak geçmişte bırakabilip , yarına umutla bakmalıyız.

Haydi niyet edelim o vakit !
Yarın çok güzel bir gün olsun inşallah !
Yaşadığımıza şükredeceğimiz olaylar yaşayıp , mutluluğu iliklerimizde hissedelim.

Her şeyden önce eğer yarına açarsak gözlerimizi ;
Bu yeni gün için  evvela Allah ' a bol bol şükredelim...

İyi geceler ...

22 Ocak 2016 Cuma

Bu Sabah ... 22 Ocak Cuma 2016

bu sabah,sabah sabah, kar,kar tanesi

Günaydınnnnnnnn ,
Lapa lapa harika bir kar yağan günden sevgiler herkese .
Bugün bir kaç gündür ara veren o sevimli kar yağışı tekrar başlamış. İşe gitmek için dışarı çıktığımda kocaman bir kar tanesi karşıladı beni...
Gördüğüm manzara çok güzeldi.
 Şükrettim bu saatte uyumadığım , işe gidiyor olduğum için ve bu muhteşem anı yaşayabildiğim için.
Ve o yüzüme çarpan kocaman kar tanesi , akabinde istemsiz gelen şükür isteği bana kendimi çok özel ve şanslı hissettirdi.
Ve düşündüm yolda yürürken ,
Belki de bir gün değil , her gün şanslıyımdır. .  .
Bir kar tanesinden çok daha fazla hayatımdaki şükür sebepleri...
Allah'ım nasıl da kapanmış gözlerim beni sarıp sarmaladığın güzelliklere .
Nasıl şükürsüz , sensiz birine dönüşmüşüm ben böyle !

Daha dün Demii Lovato ' nun kitabında bir önerisi ilgimi çekmişti ...
Diyordu ki , ' Olaylar karşısında direnmek yerine teslim olmayı deneyin.
Ve her neye inanıyorsanız , bir tanrı , evren , karma vs . Ona sığının. Çünkü sizin üstünüzde bir yaratıcı var . Sizin bir yaratıcınız ! '
Tıpkı kişisel gelişim kitapları ile ünlü Aykut Oğut 'un  ' Evrenden isterken ' nasıl olacağıyla ilgilenmeyin. Evren sizin için hazırlar. Siz sadece isteyin ve bekleyin. Deneyimlemenin tadını çıkarın ' da kastettiği gibi ...
Tıpkı Uğur Koşar ' ın her kitabında bahsettiği ' Allah 'ı işlerinizde vekil edinin. Allah 'ım bu işimde seni vekil kılıyorum. Ben aciz bir insanın. Sen dilemezsen hiçbir şey yapamam. Sen bana yardım et. Sen bu işimde yanımda ol , hakkımdakini hayırla sonuçlandır ' dediği gibi ...
Tıpkı Cübbeli Ahmet Hoca 'nın ' Hasbiyallah - Bana Allah Yeter ' i kalben inandığımızda her işimizde Allah bize kafidir , sırtınız yere gelmez ' dediği gibi ...

inanış,islam,motivasyon

Hepsi farklı inanışlar , farklı kültürler ama yöntem , doğru tek değil mi ?
Bunu farkedebildiğimizde ve gerçekten inandığımızda gerçekten de sırtımız yere gelmeyecek.
O güne kadar da , farkettirene şükürler olsun minicik mucizeleri bile.
Devamı biz istersek pek yakında ...

21 Ocak 2016 Perşembe

"Yarın Hakkın divanına varınca, Süleymandan hakkın alır karınca !



Kanuni Sultan Süleyman Han bir gün seferdeyken otağın kurulduğu çadırı dayayan direği karıncalar sarmış.

Askerlerden biri de padişahın yanına gelerek "Hükümdarım, çadırın direğini karıncalar sarmış. Böyle giderse direği yiyip çadırı yıkacaklar." demiş.
Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman zamanın kadısı Ebu Suud efendiye bir name gönderir.

"Çadırımın direğini karıncalar sarınca,
Bir mahsuru olur mu karıncayı kırınca"

Böyle zarifane bir üslubu tebessüm ederek okuyan Ebus suud efendi yine zarifane bir karşılıkla cevap verir;

"Yarın Hakkın divanına varınca,
Süleymandan hakkın alır karınca"

Bu cevabı okuyan padişah hemen emir verir, karıncalara ve direğe dokunmayın, çadırın yerini değiştirin.

Ne güzel bir kıssa değil mi ? Böyle ecdadın , nasıl torunlarıyız bir düşünmek gerek . 
Daha hassas , daha duyarlı ve bize yakışır bir ' insan ' olabilmemiz dileğimle ...
Sevgilerimle.

20 Ocak 2016 Çarşamba

Günün Duası



Tanrım!
Güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek için
ve zayıfların alkışını ve sevgisini kazanmak için
ve yalan söylememek için bana yardım et.
Eğer bana para verirsen mutluluğumu alma
ve eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi çıkarma.
Eğer başarı verirsen alçak gönüllüğü çıkarma.
Eğer bana alçak gönüllüğü verirsen saygınlığımı çıkarma.
Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et.
Benim düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak,
onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
Kendimi sever gibi diğerlerini de sevmeyi
ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi de yargılamayı öğret bana.
Başarılı olduğum zaman sarhoşluğuma izin verme.
Ne de başarısız olursam olayım, umutsuzluğa düşmeme izin verme.
Daha ziyade, başarısızlığı başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.
Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu
ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünüşü olduğunu öğret bana.
Eğer paradan yoksun bırakırsan, bana umudu bırak.
Ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan,
başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana .
Eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bana bırak.
Eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme gücünü ver bana .
Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücünü ver bana.
Tanrım! Eğer ben seni unutursam sen beni unutma."

Mahatma Gandhi

13 Ocak 2016 Çarşamba

Senin İmzan Ne ?


Hepimizin ortak yönleri var .
Mesela hepimiz insan olarak dünyaya getirildik ...
Aynı gökyüzünü paylaşıyoruz .
Tek bir yaratıcı tarafından mucize eseri dünyaya getirildik vesaire vesaire .

Bir amaç uğruna getirildiğimiz  aşikar ama , ola ki öylesine bir deneyim için yaşıyor olalım bu dünyada ...

Boş boş ve  kuralsız .

Bu durumda bile sizce ters gitmeyen bir şeyler yok mu ?

Bir yolcu isek bu Dünya adını verdiğimiz gezegende ve devam eden bir yolumuz var ise ...

Ayak izlerimiz nerede ?

Yada şöyle yöneltmeliyim belki de sorumu.
Yolculuk bittikten sonra , bizim oradan geçtiğimizi gösteren izimiz , varlığımızı ispatlayacak imzamız nerede ?

Bahsettiğim sadece yaşamış için ' yaşamak ' değil ...
İz bırakmak , değerli kılmak ve faydalı olmak . En azından olmayı denemek.

Bu yüzden bir imza bırakmalıyız ardımızdan .
Tıpkı öleli yüzyıllar olan bir yazarıın deneyimlerini eski bir kitaptan okumak gibi ...
Yada renklere aşık bir ressamın tablosunu boyadığı o an'ı nı ölümsüzleştirmesi gibi .
Bir şairin çektiği acıyı kelimelere sıkıştırıp , kağıda döktüğü gibi ...

Bir imzamız olmalı . Bir izimiz .
Bize gerçekten ' yaşıyorum ' u hissettirecek bir şey !


Şimdi kapatın gözlerinizi .
Hayır , uyumak için değil bu kez !

Bir imza bulacağız hepimiz şimdi kendimize ...

Neyi başarmak isterdiniz ?
Adınız hangi iş ile anılsın , neyi başarmaktan  gurur duymayı dilerdiniz ?

Düşünün ve gözlerinizi açtığınızda ;

Artık uğruna gerçekten çaba göstereceğiniz bir amacınız ve ardınızda bırakabileceğiniz bir eseriniz olsun .


                                                                                    GRİ LADY


12 Ocak 2016 Salı

Uğur Koşar Allah De Ötesini Bırak 2 - Niyet

Uğur Koşar Kitapları,uğur koşar sözleri

Yeni bitirmiş olduğum Uğur Koşar 'ın Allah De Ötesini Bırak isimli kitabının ikincisi ile karşınızdayım .
Kitap ilkinin devamı niteliğinde olmasa da anlatım benzerliği ve içeriğinde barındırdığı bolca kıssalardan dolayı çok yakın etkiyi bırakıyor üzerinizde.

Uğur Koşar 'ın kitaplarının çok satmasının sebebi ne onun engin İslami bilgisi ne de özel bir yetenek !
Uğur Koşar sadece bizim farklı kaynakları okuyarak öğreneceklerimizi , dini kaynaklarda bol bol karşımıza çıkabilecekleri tek bir çatı altında topluyor o kadar.

Daha ılımlı bir uslup ile Allah ' ı , Peygamberimizi ve dinimizi anlatıyor.

Allah De Ötesini Bırak -2 kitabına gelecek olursak ;

Kitap Başlıklar halinde derlenmiş ve içeriğine uygun kıssa ve sözler ile de anlatımın kuvvetlendirilmesi amaçlanmış.

İlk  başlık olan Her şeyi Allah ile paylaşmak kısmında sıkıntıların yalnızca Allah ' a arz edilmesinin ne kadar önemli olduğunu ve insanın kalben Allah Bana Yeter Dediğinde Allah ' ın , kişinin niyetini boşa çıkartmayacağını anlatıyor.

Sonraki bölümlerde iç seslerimizden bahsediyor yazar.
İki türlü ses olduğunu ve birinin rahmani - diğerinin ise şeytani olduğunu belirtiyor.
Bizi kavgacı yapan , öfkelendiren , acılarımızı hatırlatan , geçmiş anılarımızı hatırlatıp bizi hüzünlendiren hep o şeytani sesmiş.

Kitabı okurken hakikaten iç sesimizin kullandığı cümleleri birebir kullanmış Uğur Koşar.
Yani şeytanın kelimelerini...

Bu durumda ne yapmak gerekiyormuş peki ?
O sesi önemsememek ve dua etmek...

Kitap genel olarak bu bahsettiklerim üzerinden şekilleniyor ve dediğim gibi bol bol bir yerlerden anımsayacağınız , kulak aşinalığınızın olduğu kıssa ve hikayelerden oluşuyor.




Okunabilir mi ?
Evet okunabilir. Ama ne olur ; kısa süre sonra hatırınızda kalmayacak bilgiler edinmiş olursunuz.

Benim bu yazdıklarım dışında kitaptan hatırlayabileceğim bir kaç şey ,

  • Din adamı olmayan , dini eğitim almamış birinin bile ufak bir araştırma ile güzel dinimi anlatan hikayeleri kullanarak gayet te güzel kitap yazabilir yeterlilikteymiş gibi görünebilmesi !
  • Mükemmel bir dinimizin olduğu ama onu hiç öğrenmeye çalışmayaşımız .
  • Ne kadar merhametli bir Allah ' ın yarattığı insanlar oluşumuz .
Ve son olarak şeytanın gerçekten insanın düşmanı olduğu ve sadece vesves verme fırsatı olmasına rağmen bizi o ucuz vesveseler ile nasıl da yönlendirebildiği ve kendine uydurduğu ...





8 Ocak 2016 Cuma

Harry Potter ve Merhaba Çocukluğum !

Yıl 2002 ...
Ben o zamanlar 12 yaşlarında bir çocukken Harry Potter ' in sihirli dünyasında giriş yapalı henüz 1 yıl olmuştu Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabı ve filmi ile ...


Öyle farklı bir dünyaydı ki kafamın içinde oluşan , saatlerce sayfalara gömülüp gerçek dünyadan kopmama neden olurdu .



 Ailemin bu kadar yoğun okumalarımdan rahatsız olmasına rağmen Harry Potter kitapları olmasaydı belkide okumanın ne kadar kıymetli bir alışkanlık olduğunu anlayamayacaktım.



Şimdi bile filmin afişlerini gördüğümde , kitaplarına dokunduğumda o çocukken hissettiğim heyecanı hissedebiliyorum.


Bu postu da bunun için hazırlıyorum ...


Şöyle bir dursun kenarda , 


                                                  Benim ve tüm Harry Potter sevenler için ...
























Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...